
ZEKAT VERMEK
Zekat temizlik anlamındadır. Bu temizlik, hem zekatı verene ve hem mala aittir. Zekatı verdiği malın bereketi artar, çoğalır
Zekatı Verene Aittir: Mal sahibinin günahtan temizlenmesine, cimrilikten kurtulmasını sağlar.
Mala Aittir: Malın kirini giderir, çünkü zekat malın kiridir. Bu bakımdandır ki Peygamberimiz (s.a.v) zekat almamışlardır. Zekatı verdiği malın bereketi artar, çoğalır. Şeytan o malın israfını ya da fena yerlere sarfı amacıyla iğvasını veser.
Cenab-ı Hakk’ın her emrinde hikmet vardır.
Zekatın farz olmasında de iki hikmet gözetilmiştir.
Birinci Hikmet: Mal sahibini imtihandır. Ne yazık bu imtihanı kapatana. Tanrı’ı seven bir kimse, parayı da çok severse, bu sevgi dolayısıyla, malından zekatını ayırmazsa, akıbeti azap olur. Kalbinde Tanrı korkusu söner
İkinci Hikmet: Zenginin malından fakirlerin tamahını, hasedini kesmektir. Bunun amacıyladir ki, zekatı olduğu yerin dışına göndermek mekruhtur. Meğer ki bir akraba düşkünü olsun. O süre bu kerahat kalmaz. Zira zekatta kerahatin, yakınlığın hakkı vardır. Bunu yerli fakirler hoş görür. Maldan kendileri almış gibi tamahlarını keserler. Elhasıl zenginin malının 40 / 1 (kırkta bri) fakirlerin hakkıdır
Ne ulvi bir dinimiz var ki, sırf yoksullara bir yardım olmak amacıyla zekatı farz kılmıştır. İslam olarak yaratıldığımıza hamd ve şükürler edelim. Zengin kazancının kırkta birini fakirlere verdikçe, fakirlerin mala tamahı, hasedi kalmaz. Kısmetim buymuş der, dünyanın düzeni bozulmaz.
Zekat emri Kur’an-ı Kerim’in bir çok yerinde tekrarlanmıştır. Bunlardan biri de okuduğumuz ayet-i kerimedir:
Ey kullarım ! Namazınızı kılınız. Zekatınızı veriniz. Nefsiniz amacıyla yaptığınız hayırların ödülünü Tanrı indinde bulursunuz. Zira Cenab-ı Hak, işlediğiniz her şeyi görür
Zekat borcunu ödemeyenler hakkında, başka bir ayet-i kerime de gene ulu Tanrı şu şekilde buyuruyor:
Altın ve gümüş kazanıp bunu bir yere istif edip de Tanrı yolunda onun hakkını vermeyenlerin bu paraları ateşte kızdırılır. Alınları, başları, arkaları dağlanır, damgalanır.
Bu ayet-i celilenin manayı münifini duyup da gene zekat vermeye kıyamayan kimseye ne diyelim !
Karun büyük bir servet toplamış, ancak zekatını vermeye elli varmamıştı. Akıbeti ne oldu? Helak olup gitti
Halbuki o zaman, zekat olarak malın dörtte biri verilirdi. bizim şeriatımızda ise kırkta birdir. Bu kadar basitlik gösterilen Tanrı borcunda, direnme ya da ihmalciliğin çok ağır bir azap göreceğinden kuşku edilebilir mi? Zira bu, fakirlerin hakkıdır, davacı olurlar.
Bir hadis-i şerifte şu şekilde buyrulmuştur: Cenab-ı Hak kendine mal verip de, o malın zekatını vermeyen kimsenin malı, kıyamet gününde yılana çevrilir. O yılan kulaklarının yumUşak yerlerinden tutar, ben senin sakladığın malınım der.
Zekat ayetlerinde, verilebilecek miktar, gösterilmemiş, kırkta birinin verileceği Peygamber Efendimiz doğrulusunda teşhis edilmiştir
Cimri olan kimselere yüzde biri bile olsa ağır gelir. Ama parasız ibadet amacıyla üşenmezler. Halbuki namaz kadar zekat da İslam’ın en mühim rüknüdür. Kur’an-ı Kerim de daima namazla beraber zikrolunmuştur
Zekat Müslüman fakirlere verilir. Sadakalarda Müslüman olmak koşul değildir. Kim olursa olsun verilmesi caizdir. Ecir ve sevabı umulur.