DOLAR 38,2552 % 0.34
EURO 43,8333 % 0.15
STERLIN 51,0885 % 0.12
FRANG 46,9242 % 0.68
ALTIN 4.076,87 % 0,33
BITCOIN 85.365,05 0.906

VURDUMDUYMAZLIK NEDİR?

Yayınlanma Tarihi : Google News
VURDUMDUYMAZLIK NEDİR?

VURDUMDUYMAZLIK

Günümüzün belki de en büyük hastalığı sorumsuzluk, ”Bana dokunmayan yılan bin yaşasın ”der gibi, hele, kendi parasal ve manevi menfaatimizi ilgilendirmiyorsa, kılımızı dahi kıpırdatmıyoruz.

Toplumundaki aydın insanlar, oluşacak tehlikeyi seneler evvelce teşhis ederek insanları uyardığı halda, insanımızın, önlem alabilmek bir tarafa, vurdumduymaz bir şekilde yaşadığını görüyoruz.

İktidarlarca oluşturulan hatalı icraatları, kimi makamını, kimi kazancını, kimi ilerideki beklentilerini düşünerek, görmezden geldiğini,umursamadığını görüyoruz.

“İçinizde, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Ali İmran 104) Ayeti gereği, haldan görev çıkararak çalışanlarda var, en kötüsü ise bu gayret edenlere, Güldür Güldür şov da ki bir replikte bulunduğu gibi, “Oturun evinizde yav” der gibi,gayretlerini engellemeye çalışanlarda var.

Hâlbuki devletlerin gerilemesi ve yıkılmasın en mühim sebeplerinindin birisinin, tepkisizlik ve umursamazlık bulunduğunu, geçmişte vuku bulan, Kanuni Sultan Süleyman ve Yahya efendinin arasında geride bıraktığımız bir olay ne güzel anlatıyor.

Kanuni Sultan Süleyman, “günün birinde, Osman oğulları da inişe geçer de çökmeye yüz tutar mı?” diye düşünmeye başlar. Birçok hususta bulunduğu gibi, bu düşüncesini de sütkardeşi ünlü âlim Yahya Efendi’ye açmaya karar verir. Düşündüklerini, kendi el yazısıyla yazarak, Yahya Efendi’ye gönderir:

“Sen ilahi sırlara vakıfsın. Kerem eyle de bizi aydınlat. Bir devlet hangi halda çöker? Osman oğullarının akıbeti nasıl olur? Bir gün olur da yok olur mu?” diye özetler endişesini. Sultan Süleyman’dan gelen bu mektubu okuyan Yahya Efendi’nin yanıtı ise gayet kısadır: “Nemelâzım be Sultanım!”

Zihniniz kendinizle alakalı gerçekleri meydana çıkartmak istediğinde diğerlarını kullanır. Bunu yapar iken de kendinizde var olanı evvelce diğerlarınde gösterir. Diğerlerini bol bol kırıtize edersiniz. Bir müddet sonra işin suyu çıkar. Zihnin, algıda seçicilik fonksiyonu yardımıyla etraftaki bütün vurdumduymazlıklar görünür duruma gelir. Zihniniz, sıksık vurdumduymazları yargılamakla meşgul olur. Bu halle kafaya çıkamadığınızda ise biraz rahatlamak adına vurdumduymazlığın normal bir hal bulunduğuna karar verirsiniz. Diğerlerinin vurdumduymazlığı ile ilgilenmemeye, hem de onlara şefkat göstermeye başladığınızda, zihin bundan sonra hazır bulunduğunuza düşünce getirir. Ve size gerçeği gösterir. Böylece bunalıma girmeden kendinizi revizyon fırsatını yakalarsınız.

Tüm bu süreç, diğerları yerine sizden başlasaydı, kendinizde var olanı yargılayacak, değersiz hissedecek, hem de karanlık bir insan bulunduğunuzu düşünecektiniz. Bence herkes de birazcık da olsa hiçbir şeye aldırmayan, anladığı halda salağa yatan vurdumduymazlık geni var. Şuana kadar keşfettiğim vurdumduymaz profillerini alçakta üç ayrı kategori halunda özetledim. Hangi kategoride bulunduğunuza bakmak dilerseniz bir göz atın.

Topkapı Sarayı’nda bu yanıtı hayretle okuyan Sultan, bu söze bir anlam veremez, endişesi daha da artar. Zira Yahya Efendi gibi biri, ciddi bir soruna bu türsine kolay bir yanıt vermezdi, vermemeliydi. Söylenmeye başlar: “Acaba bilmediğimiz bir anlam mı bulunmaktadır bu yanıtta?” Kalkar, Yahya Efendi’nin Beşiktaş’taki dergâhına gider. Bu sefer sitem dolu bir şekilde: “Ağabey ne olur mektubuma yanıt ver. Bizi geçiştirme, soruyu öneme al!” diyerek, sorusunu yine sorar. Yahya Efendi duraklar:

“Sultanım, sizin sorunuzu öneme almamak kabil mi? Ben sorunuzun üstüne iyice düşündüm ve düşünceimi de açıkça arz etmiştim.”

‘İyi ama ben bu yanıttan bir şey anlamadım. Sadece ‘nemelazım be sultanım!’ demişsin. Sanki ‘beni bu tür işlere karıştırma’ der gibi bir anlam çıkarıyorum.”

Bunun üstüne, Yahya Efendi şu müthiş açıklamasını yapar:

“Sultanım! Aslında, aradığın yanıt oydu;

Bir yerde zulüm yayılırsa,

Haksızlıklar ayyuka çıkarsa,

Sonra, koyunları kurtlar değil çobanlar yerse,

Bilenler de bunu söylemeyip susarsa,

Fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkarsa,

Bunu da taşlardan diğer kimse işitmezse,

Herkes, yalnızca “ben-ben” derse,

Ve bütün bunları görüp işitenler, “Neme lazım be…” derse;

İşte o zaman, devletin sonu gelir, Osmanlı yıkılır…”

Yahya Efendi, şu anki halumuzu ne güzel özetlemiş, değil mi?

YORUM YAP